~/.arancıoğlu

Baba'ma
Hayat, akıp giden bir nehir gibi... Asla geriye dönüşü olmayan bir nehir. Bazen kıyısında durup seyredersiniz çaresiz. O gider. Bazen nehir sizsinizdir. Siz gidersiniz...

Gün gelir kuruyunca görünür nehrin yatağı. Taşları, tümsekleri, inişleri, çıkışları, kederleri, sevinçleri sular çekilince fark edersiniz. Nehir kuruyunca... Saat durunca...

Herkesin bir babası vardır. Herkesin dedesinin oğlu, oğlunun dedesi...

Sizden önce geldiği dünyadan -muhtemelen- sizden önce giden. Siz kıyısında durursunuz o nehrin. O gider...
Bir gün nehir kuruyunca fark edersiniz, akıp giden suyun altındaki inişleri, çıkışları, sevinçleri, kederleri... Yaşanmış, yaşanmamış...

Nehir kuruyunca... Saat durunca... Her baba, dedeyle torun arasında bir yerde durur. Hep hayatın ortasındadır yeri.
Bir şeyleri devralır, bir şeyleri bırakır kalanlara... Genleri ve soyları...

Çok az insan için mal mülktür devralıp bıraktığı. Pek çok insan için korkaklık ve cesaret, yılgınlık ve metanet, bencillik ve fazilettir.
Bırakır da, kimi devraldığı korkaklıkları cesarete, kimi bencillikleri fazilete, kimi yılgınlıkları metanete dönüştürerek gider. Ya da tersine.
Sonuçta orta yerde duran için zor zanaattır emanetçilik...

Aldığınız gibi bırakmak değildir çünkü aslolan.
Nehrin dibinde tortular bırakmadan akıp gitmektir. Cesarete, metanete ve fazilete doğru. Baba sevgisi, vadesi uzun borçlara bırakılır.  Ama vadenin son ödeme tarihini bilen var mı ki? Bir gün nehrin suları ansızın çekiliverir.
Ömrün saatinde yorulur akreple yelkovan. Kendinizi birden uzun bir selvinin önünde bulursunuz.
Kim icat etmişse Babalar Günü'nü iyi etmiş. Bugünün hakkını verin. Hayatın orta yerinde size metanet, cesaret ve fazilet emanetlerini taşıyan emanetçiye teşekkür edin... Vadesi geçmeden.
Ben kestirememiştim vadeyi.
Ondandır, ödenmemiş bir borcun yükünü taşıyarak geçiyor ömrüm.
 

19.06.2004 / Ali Kırca